7 Ocak 2011 Cuma

Demokrasi filan önemlidir, valla bak...

Efendim, sayın genelkurmay başkanımız tirabzon'dan, oruçreis fırkateyninden bildirdi geçenlerde. aydın, entel takım taklavatına, yanlış yerde duran zevata verdi ayarı. ben de twitter dan haberdar oldum, zira genelkurmay twitter hesabı açmış muhtıralarını-ııhh-şeyişte-bilgi notlarını twitter üzerinden paylaşıyor.

kendisi son derece önemli noktalara temas edip, siyasetçilerin siyasetle uğraşmasının, aydın entel takımının düşünce beyan etmesinin, gazeteci yazar takımının yazıp çizmesinin ne denli abesle iştigal olduğu konusunda gereken herşeyi söylemiştir. söylediği iyi oldu, adam koca profesör olmuş halen demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi konularda ahkam kesmeden önce bi arar genelkurmayın bu konudaki fikirlerini alır, öğrenemediler gitti şunu. kardeşim, tamam anladık hukukcusun, hukuk devleti konusunda elbet konuşacaksın ama önce bi sor bakalım asker ne düşünüyor, orduyu yıpratmamak için ne yapman lazım, ne söylemen ne söylememen lazım, değil mi ama? anladık siyaset bilimi profesörü olmuşsun ama bi ara sor fikrini al bakalım genelkurmayın, yanlış yerde mi duruyorsun doğru yerde mi, demokrasinin manası konusunda atıp tutuyorsun, bi sor bakalım genelkurmay başkanı ne düşünüyor.

Yahu temam, tek siz cıngar çıkarmayın ben giderim Arabistan’a, a efendiler!

Efendim,

Biliyorsunuz, gündemde şimdi bir “Türbanlılar Arabistan’a gitsin.”, “Yok yaa.. Madem öyle sen git.”, “Ben ne gidecem be, iş bulamayanlar gitsin.”, “İş bulamayan giderse işini beğenmeyenler de gitsin.”, “Yok daha neler, ula abartmayın olum.” Gibisinden tartışmalar yaşanıyor. Mütekait Reis-i Cumhur Sülümen Demirparnak ile Başvekil İrecep Taey Yeap muhterem vedahi bilumum üzerine vazife olmadığı halde her konuda fikir beyan eden bakanlar, bakmayanlar, bakamayanlar, yazarlar, çizerler, yazmadan çizerler, hülasa memleketin ne kadar ağzı olanı varsa konuşup duruyor. Efendim, çok şükür bizim de ağzımız var, yani kim konuşma hakkımız dahi bulunmaktadır. E, bir de bilogumuzun güncelliği açısından gündeme dair ince ince değinmemiz ilazım geliyor, o zaman buyrunuz benim fikrim de aşağıya dercedilmiştir netekim:

Tartışma ehliyeti vedahi gerek ve yeter şartı

Efendim,

Geçen haftasonu, Fener gine şampiyon oldu; malum Fener'in şampiyonluğu Galata'yı yenmektir. Yüz kızartan bir sikor ile nihayetlendi maç. Yahu bunca yıldır ezeli rakibiz, onca yıllık hukukumuz vardır; gelene beş gidene dört; ayıptır a efendiler ayıp, karşınızda Kangal Belediye Sipor mu var!.. Gene de haklarını yememek lazım, iyi oynamış Fenerli uşaklar, ama bizim Türkler, Temsil misal Kurtluceviz karındaşımız ne diye sevinir ben anlamış değilim şahsen. Be bilader, golü atan gavur, çalımı atan gavur, maçı kazanan takım güya Türk, esasen kısm-ı küllisi gavur. Bizimkiler de "Bizim takım yendi heyoo, Yaşasın Fener.!." gibi nidalar atuben sevinçlere gark olayor. Ula Arsenal gavuru yeniyorsa Villa Real gavurunu yeniyor, size nooluyor; ayni şekilde Fener takımı Galata'yı yeniyorsa gavurların eliyle yeniyor, size noolayor?

Keleşli San'at Sevgisi

Efendim, endişe buyurmayınız, Amerikan Başkanı dahil herkesi alarma geçirmeyiniz, mülki erkanın başını şişirmeyiniz "Sıtkı Bey'imiz görünmemektedir, mazallah başına bir hal geldi ise vay memleketin haline..." gibi laflar edip ortalığı velveleye vermeyiniz. Çok şükür başıma bir hal gelmemiştir, nitekim birkaç günlük aradan sonra gine bilgiyazarın başına geçebildim. Hayli zaman oldu kim, şööle ağız tadıyla bir makale döşenemedim. Zati Vicdani Hocam "Yahu geliriz gideriz seni evde bulamayız; nerelerdesin bilader, kurt mu kaptı, su mu apardı, yoksam bizim bilmediğimiz gizli işler mi çevirmektesindir acep?" gibilerden sormuş. Yok efendim yok; kurt kim imiş ki bizi kapa, su hiç kıyar mı ki bizi apara, hem ne haddime gizli işler, felan fülan. Esasen çok möhüm işler peşindeydim lakin pek gizlilik tarafı yoktur, gayet aleni vedahi faideli şeyler ile iştigal etmekteydim bir haftedir.

Bir takım temaslar içün bir Ankara ziyareti hasebiyle...

Efendim,

geçen pazar, ertesi gün birtakım temaslarda bulunmak maksadıyle şehri makarr-ı Angora'ya hareket etmiş idim. İkindiyi geçkin, kazasız belasız avdet etmiş idim çok şükür. Evvela kitapçı ve sahafları bir kolaçan ettim, akşamüzeri bir büfeden konturlu tilifon ile Harun Bey biladerimi aradım (esasen cep tilifonu kullanmam), Sakarya'daki Birleşik Kitabevi'nde buluşmak üzere sözleştik. Birkaç mecmua, ceride nevinden nevale tedarik edip Gaökkuşağı çay ocağına oturdum. Üç şekerli çayım da geldi (efendim, çay dağıtan abi sağolsun biz söylemeye gerek bırakmadan ben oturunca üç şekerli çayımızı getirir, üç şeker alışkanlığımı hafızasına nakşeylemiş sağolsun; keşke bazı arkadaşlar da söylediğim cevher hükmündeki tavsiyeleri bir yerlerine küpe yapsalar). Neyse efendim, ben mecmualara dalmış çayımı yudumlayıp cıgaramı tellendirirken Harun Bey biladerim, yüzünde herzamanki muzır tebessümü ile, gayet müeddep, karşı tabureye ilişti. Hoşbeşten sonra bir çay da kendisine ısmarladım. Bir iki kelamdan kelli, "Sıtkı Beyciğim, yatsı vakti erişmek üzredir, dilerseniz yatsıyı Kocatepe'de eda edip eve öyle gidelim" dedi. Hay hay bilader dedim, beraber yatsıyı eda ettikten sonra Metro'ynan çuf çuf çuf geldik eve.

Ivır-zıvır okumak beyin sulandırır a efendiler

Muhterem kaariler;
Dünki polemik yazımıza gelen cevabi yazıları okuduktan bade, aldım elime kalemi. Sıra ile her iki muharrire de haddini bildireceğim, evvela Kurtluceviz biladerimize, saniyen Depolitik namdar biladere... Sabırla kıraat ediniz, paragraf atlamayınız, bilhassa Depolitik bilader, kendi adınız geçen paragrafları okuyup ahirinde yazı döşenmeyiniz, evvela yazının tümünü bir güzel kıraat ediniz, bilahere kimi altın değerindeki veciz cümlelerden müteşekkil öğütleri hıfzediniz zira kişisel gelişimizin için ziyadesiyle elzemdir. Hem benim kim olduğum herkesçe malumdur, daha bilemedin sorarsın Gogıl'a söyler sana kim olduğumu. Gogıl bilmezse Hâlık bilir. Alnımız açıktır netekim.

Biz burda turşu mu satıyoruz a efendiler!...

Efendim, beni bilen bilir: Kimseye haksız yere sataşmadığım kimin, hakkaniyet ilkelerine pek sadık vedahi kanun ve kurallara pek riayetkâr bir vatandaşımdır. İsmi lazım değil, bazı arkadaşlar gibi, okulun talebe girişi dururken hâce kapısından duhul etmeye tenezzül etmeyip, ne idüğü kendinden menkul asayiş sorumluları ile muhatap olmayı zul sayar, geç kaldığım derse girmez, randevularımda kimseyi bekletmez vedahi beş dakikadan fazla feriştahını beklemez bir âdemdirim. Kimseciklere eyvallahım, kimseden korkum vedahi verilemecek hesabım yoktur; Yüce Allah ü Tâala ve takaddes hazretlerinden mâada. Mülayim fıtratımızdan olsa gerek, çevremizdeki birtakım arkadaşlar bizi kum torbası belledi ellaham ki, şu naçiz blognotları'mıza demedik laf, etmedik lakırdı bırakmadılar. Biz kimin tavuğuna kış demişiz a efendiler. Lâkin gel de anlat bunu haldan bilmeze.